Sayfalar

1 Şubat 2011 Salı

Hicaz Tren İstasyonu



















Hicaz Demiryolu, aslında Osmanlı'nın Ortadoğu'da başlayan İngiliz ve Fransız ilgisine karşılık İslam topraklarını bir arada tutabilmenin bir aracı olarak gördüğü önemli bir projeydi.

Demiryolunun inşasına ise 1 eylül 1900 tarihinde Şam'da düzenlenen resmi bir törenle başlandı. 1905'e gelindiğinde ise demiryolu Hayfa'ya kadar ulaşmıştı. Artık Şam ve Medine arasında haftada üç gün seferler düzenleniyor, özellikle hac döneminde tren dolup taşıyordu. Eskiden 40 gün süren yolculuk Hicaz hattı sayesinde dört güne düşmüştü.

Şam istasyonunun inşa edilmesi için ise 1911'i beklemek gerekecekti. Bina tamamlanınca da uzunca bir süre Hicaz Demiryolu'nun Umum Müdürlüğü olarak kullanıldı. Katarlara ev sahipliği yapıyor, yol boyu yorulanlara bir yudum su, bir bardak sıcak çay, bir dilim kuru ekmek sunuyordu.

Binanın görünümü ise hayranlık uyandırıyordu. Çok özenli taş işçiliği ile süslenen ön cephe, Şam'dan Ortadoğu'nun hemen her yerine uzanan demiryoluna adımını Suriye'nin başkentinden atacaklar için yeni bir ufuk açıyordu.

Ana fuaye ise tavanındaki mükemmel ahşap işlemeleri ile trene binip uzun yolculuklar yapanların hafızasında bir hayal gibi kalıyordu belli ki.

Ama ne olduysa, İngiliz ve Fransızların Ortadoğu'da hakimiyeti ellerine geçirmelerinden sonra oldu. Osmanlı'nın Arap ülkeleri ve İslam toprakları ile bağlarını koparmak isteyen emperyalist güçler önce demiryolunun işlevini tükettiler.

Bağdat'ta, Şam'da ve Beyrut'ta demiryolu tahrip oldu. Yıllarca emek harcanan ve ulaşım imkanlarının uygar seviyelere yükselmesinde büyük payı bulunan Hicaz Demiryolu yavaş yavaş hayati fonksiyonlarını yitirdi.

Demirağlar ile örülen Ortadoğu, artık eskiden olduğu gibi tren sesine yabancılaştı. Hicaz demiryolunun üzerinde artık tren vagonları yoktu.














Çağlar boyu emperyalizmlerin çekim merkezi olan dünyanın bu bölgesi, Avrupa'ya göre çok sonra kavuştuğu ulaşım imkanlarından yoksun bırakıldı. Ama daha kötüsü, bölge ülkelerinin "bağımsızlık"larını elde etmelerinden bu yana aslında değişen çok fazla bir şey olmaması.

Örneğin bugün Baas rejimi muhaliflerin sesini kesmeye çalışarak Suriye'de iktidarını sağlam kılmaya çalışmak ile uğraşırken ülkenin ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel sorunlarına el atmayı ihmal ediyor.

Şam istasyonunun halini ise düşünen yok. Şimdilerde rayları çoktan sökülüp atılmış bu nefis bina, kitapçı dükkanı olarak kullanılıyor. Suriye'nin baba-oğul, halef - selef iki devlet başkanının kocaman resimlerinin gözetiminde, kimsenin artık gezmediği bir kitapçı dükkanı olarak Hicaz tren istasyonu yalnızlığını yaşıyor.

Demiştim ya, bazı yapılar insan gibidir. Bu yalnızlığıyla gözlerindeki nemi ayrımsamak zor değil. Ön kısmında eskiden duran Alman yapımı lokomotif de yerinde yok artık. Numunelik bir lokomotifi bile istasyonuna çok gördüler.

Zaten Şam'ın Hicaz istasyonu artık bir emsal bile değil. Raylarının söküldüğü gün eski bağlarını, yaşam kaynaklarını yitirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

muzafferbadem@hotmail.com