Myanmar'da başka bir Türk şehitliği, ülkenin ikinci büyük kenti Mandalay
yakınlarındaki Meiktiya kasabasında yer alıyor. 1947 yılında, ülkenin
sömürgelikten kurtuluşu sırasında Burmalı askerlerin parçaladığı
mezartaşlarından sağlam kalabilen 192 tanesi, kasabanın imamı tarafından
caminin arka tarafına taşınmış. Şimdilerde şehitliğin yerinin belli
bile olmadığı bu mezarlıkta 800’den fazla Türk askerinin yattığı
biliniyor.
Kaderine terkedilmiş bu iki şehitliğin, bugünkü içler acısı halini görenlerin girişimiyle Milli Savunma Bakanlığı şehitliklerin onarımı için bütçe ayırmış, ancak bu para 2006 yılına kadar kullanılamamıştı.
Nargis kasırgasından sonra şehitliklerin ne duruma geldiği ise meçhul. Bakanlık projeye ilişkin çalışmalara devam ettiğini bildirdi.
TÜRK ESİRLERİNİN HATIRALARINDAN
Araştırmacı Cemalettin Taşkıran’ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan ‘Ana Ben Ölmedim’ adlı Birinci Dünya Savaşı’nda Türk esirleri kitabında da Burma’daki (Myanmar) Thatmyo veya Thaet Myo kampına geniş yer veriliyor.
Buradaki bilgilere göre; İngilizler, Irak Cephesi’nde esir aldıkları Osmanlıları Basra’da bir süre tuttuktan sonra gemilere bindirerek Irrawady ırmağı üzerinden Thatmyo kasabasına getirilerek kasabadan 1,5 mil uzaktaki esir kampına götürülüyorlardı.
Thatmyo esir kampında, kampın açılışı ile birlikte bir hastane binası oluşturulmuştu. Kızılhaç kayıtlarında dikkati çeken hususlardan biri Kızılhaç heyetinin ziyareti sırasında her iki hastanede tedavi gören hastalar arasında ishal ve yaralanmalardan sonra, ikinci önemli sırayı zihinsel ve sinirsel hastalıkların almasıdır. Altı aydan fazla bir süre esir kamplarında kalanlarda görülen ve “dikenli tel hastalığı” veya “tel örgü hastalığı” denilen psikolojik rahatsızlık, Thatmyo esir kampında kalanları da etkilemiştir. Bu hastalık kolayca heyecanlanma, çok çabuk kızma, alıngan olma, içe dönüklük gibi davranışlarla kendini göstermektedir. Ayrıca bu psikolojik rahatsızlığın hareketsiz kalamama, unutkanlık, konsantre olma bozukluğu, genel depresyon, kâbus görme gibi belirtileri de ortaya çıkmaktadır. Bazen bu belirtiler yıllarca sürüp gitmektedir. Thatmyo hastanesinde bulunan Tabip Yarbay Behiç Bey, hastane istatistik defterinin sonunda yazdığı mütalaasında bu durumu şöyle belirtmektedir:
Kaderine terkedilmiş bu iki şehitliğin, bugünkü içler acısı halini görenlerin girişimiyle Milli Savunma Bakanlığı şehitliklerin onarımı için bütçe ayırmış, ancak bu para 2006 yılına kadar kullanılamamıştı.
Nargis kasırgasından sonra şehitliklerin ne duruma geldiği ise meçhul. Bakanlık projeye ilişkin çalışmalara devam ettiğini bildirdi.
TÜRK ESİRLERİNİN HATIRALARINDAN
Araştırmacı Cemalettin Taşkıran’ın Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanan ‘Ana Ben Ölmedim’ adlı Birinci Dünya Savaşı’nda Türk esirleri kitabında da Burma’daki (Myanmar) Thatmyo veya Thaet Myo kampına geniş yer veriliyor.
Buradaki bilgilere göre; İngilizler, Irak Cephesi’nde esir aldıkları Osmanlıları Basra’da bir süre tuttuktan sonra gemilere bindirerek Irrawady ırmağı üzerinden Thatmyo kasabasına getirilerek kasabadan 1,5 mil uzaktaki esir kampına götürülüyorlardı.
Thatmyo esir kampında, kampın açılışı ile birlikte bir hastane binası oluşturulmuştu. Kızılhaç kayıtlarında dikkati çeken hususlardan biri Kızılhaç heyetinin ziyareti sırasında her iki hastanede tedavi gören hastalar arasında ishal ve yaralanmalardan sonra, ikinci önemli sırayı zihinsel ve sinirsel hastalıkların almasıdır. Altı aydan fazla bir süre esir kamplarında kalanlarda görülen ve “dikenli tel hastalığı” veya “tel örgü hastalığı” denilen psikolojik rahatsızlık, Thatmyo esir kampında kalanları da etkilemiştir. Bu hastalık kolayca heyecanlanma, çok çabuk kızma, alıngan olma, içe dönüklük gibi davranışlarla kendini göstermektedir. Ayrıca bu psikolojik rahatsızlığın hareketsiz kalamama, unutkanlık, konsantre olma bozukluğu, genel depresyon, kâbus görme gibi belirtileri de ortaya çıkmaktadır. Bazen bu belirtiler yıllarca sürüp gitmektedir. Thatmyo hastanesinde bulunan Tabip Yarbay Behiç Bey, hastane istatistik defterinin sonunda yazdığı mütalaasında bu durumu şöyle belirtmektedir:
“…
Esir olarak Thatmyo’ya ilk dühulümde [girişimde] nazarıma çarpan hal,
umum zabitan ve efradda asabiyetin fevkalade kötü olmasıdır. Yek nazarda
[ilk bakışta] ve umumiyet itibariyle useranın istirahatleri imkân
dahilinde temin edilmiş ve iaşeleri tanzim edilmiş görünür… Halbuki tel
örgünün manzarası esaretle dahi, yalnız isminin dahi insana vereceği
yeisin bu hallere sebebiyet verdiği âşikâr oluyor. Asabiyeti o derece
tezyid ediyor [artırıyor] ki, en ehemmiyetsiz bir söz, iki kişi arasında
uzayarak münazara dahi mukateleye bile müncer olduğu [cinayete bile yol
açtığı] görülmüştür. İntihar dahi birkaç vakadır. İntihara tasaddi ile
[girişimde bulunarak] muvaffak olmayanlara sorulsa ‘Ne yapayım? Bu
hayattan bıktım. Sabah akşam şu tel örgüyü seyredemeyeceğim için
intihara karar verdim.’ cevabını verir…”
26 Mart 1916’da Thatmyo’yu ziyaret eden Rangoon Amerikan Konsolosu Samuel G. Reat, raporunda yüzde 3,19 ölüm oranı veriyor ve bunu çok yüksek bulduğunu belirtiyor. Kampta özenle tutulan kayıtlardan, Thatmyo’daki hastalık ve ölüm oranının kampa her esir grubu geldiğinde arttığı görülüyor.
Haberin Videosu İçin Tıklayınız...
26 Mart 1916’da Thatmyo’yu ziyaret eden Rangoon Amerikan Konsolosu Samuel G. Reat, raporunda yüzde 3,19 ölüm oranı veriyor ve bunu çok yüksek bulduğunu belirtiyor. Kampta özenle tutulan kayıtlardan, Thatmyo’daki hastalık ve ölüm oranının kampa her esir grubu geldiğinde arttığı görülüyor.
Haberin Videosu İçin Tıklayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
muzafferbadem@hotmail.com