2 Mart 2011 Çarşamba

Libya'da Siyasi Hayat

Kızıl Kale
Önceleri meşrûti krallıkla yönetilmiş olan Libya, 1960 ihtilalinden sonra cumhûriyet rejimine dönmüştür. Her ne kadar halihazır idare şekli İslam cumhûriyeti ise de, bütün güç “İhtilal Konseyi”nin ve onun ihtilal lideri Muammer Kaddafi’nin elindedir. Bir yandan sosyalizm prensiplerini uygulayarak, diğer yandan da mevcut Müslüman potansiyeli kullanarak, Arap dünyasının ve İslam camiasının lideri olma arzusunda olduğu için, idari tarzı birtakım tezatlar arz eder. Libya’nın, askeri cunta idaresinde, bir devlet başkanı, bir başbakanı ve bakanlar kurulu mevcuttur. Devlet başkanı Kaddafi, aynı zamanda İhtilal Komuta Konseyi Başkanıdır. Ülkeyi her bakımdan kontrolünde bulunduran İhtilal Komuta Konseyi, başbakan ve bakanlar kurulunu tayin etmektedir. Bu tayinler devlet başkanınca onaylanmaktadır.


Fotoğrafta, Libya Çöllerinde Kamp yapanlar görünüyor.
Libya, 10 Eylül 1980 tarihinde, Suriye ile birleştiğini açıklamıştı. Ortak bir hükûmet ve ortak bir devrim kongresinin kurulacağına dair bildiri yayınlandı. Fakat bu birleşme fiilen gerçekleşmedi. Aynı olay Mısır ile de tekrarlanmış ve bir netice alınamadığı gibi aksine ülkeleri birbiriyle çatışma safhasına getirecek derecede, dostluk münasebetleri bozulmuştu.
Çölde Develeriyle giden bir Bedevî
İdari olarak on ayrı bölgeye ayrılmış olan Libya, askeri kontrol altında merkezi bir cumhûriyet olup, 1969’dan bu yana “sosyalizm” ve “üçüncü evrensel teori” fikirleriyle dolu Yeşil Kitap istikametinde yönetilmektedir. Libya’nın yeni adı “Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi” olarak değiştirilmiş ve “hükûmet ve devlet”yerine “Büyük Halk Kongresi” kurulmuştur. Buna göre Halk Kongresinin beş kişilik “Sekreterya”sının birinci sekreteri, Devlet Başkanıdır.

Çarşıdan Bir Görünüm
Kaddafi, tıpkı Castro gibi Moskova taraftarı bir politika takip etmiş, yeni bir fikir sistemi kurma çabasına girmiştir. Uyguladığı bu politika, Libya’yı komşuları, diğer Afrika ülkeleri ve hür dünya ülkeleri ile çeşitli sürtüşmelere getirmiştir. Bir İslam Cumhûriyeti olmak iddiasını taşımasına rağmen, devlet idaresinde İslam dininin temel esaslarını reddederek, İslamla ilgisini sadece isim seviyesinde tutmuştur.
Leptis Magna; Tarihi Roma Tiyatrosu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

muzafferbadem@hotmail.com