Kudüs Müftüsü Hacı Emin el Hüseyni Ateşli Bir Nazi Taraftarıydı
Hacı
Emin El-Hüseyni, Filistin davasının ilk lideri ve hareketin kurucusu
oldukça tanıdık bir isim.Kafkas asıllı, Çanakkale'de işgalcilerle savaşan ve Teşkilat-ı Mahsusa'da çalışan Hacı Emin el-Hüseyni...
Hacı Emin el-Hüseyni üzerine yazılan pek çok biyografi ve araştırmada hayatının çarpıtıldığı, Almanlarla hiçbir zaman işbirliği yapmadığı ve Hitler ile sadece Arap dünyasının çıkarlarını korumak için bir araya geldiği söyleniyor.
Ancak fotoğraflar ve Cengiz Özakıncı’nın yaptığı araştırmada kullandığı fotoğraf ve belgeler Emin el-Hüseyni’nin Yahudilere karşı Naziler’le ittifak yaptığı alenen ortadadır.
Bugün birçoklarının tanımadığı, tanıyanların da "Filistin Ulusal Hareketi"nin kurucusu Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni'nin aslında bir Teşkliatı Mahsusa ajanı olduğunu çok az insan bilir. Çanakkale'de savaşan ve Teşkilâtı Mahsusa'da çalışan el-Hüseyni, Sultan Abdülhamid hayranı biriydi. 1893'te Kudüs'te dünyaya gelen Hacı Emin el-Hüseyni'nin, doğum tarihi bazı kaynaklar 1895 veya 1897 olarak da geçmektedir. 1893 yılında Kudüs'te doğan Emin el-Hüseyni, Kudüs ve Mısır'da gördüğü öğreniminin ardından eğitimini tamamlamak için İstanbul'da geldi. 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Osmanlı ordusuna girdiği için eğitimi kesintiye uğradı. Türk topçu birliğinde görevlendirildi. Çanakkale savaşında İngilizlere karşı mücadele etti. Daha sonra İstanbul'da bulunan aile fertlerinin desteğiyle "Teşkilâtı Mahsûsa" ya girdi. Burada Kudüs'ün sorumlusu olarak atandı. 1917'de Kudüs'ün İngilizlerin denetimine geçmesiyle Filistin'e döndü.
Kasım 1916’da, savaş sürerken “hastalık” bahanesiyle Osmanlı ordusundaki görevini bırakıp Kudüs’e yerleşen Hüseyni, birden bire “iyileşerek”, İngiliz uydusu Şerif Hüseyin’in Osmanlı’ya karşı ilan ettiği Cihad’a katılarak İngiliz ordusuna hizmet etmeye başlamış, İngiliz işbirlikçisi Emir Faysal’ın ordusuna asker toplamış ve İngilizlerin safında Osmanlı’ya karşı savaşmıştı.1917’de Filistin’i ellerine geçirip orada bir Manda yönetimi kuran İngilizler, Hacı Emin El-Hüseyni’yi İngiliz işgal ordusunda görevlendirmişlerdi.
1921’de Kudüs’te İngiliz yönetimi altında yapılan müftülük seçimlerine aday olarak katılan Hüseyni en az oyu almasına karşın, İngiliz yönetimi bu seçimi geçersiz sayıp kendi adamları olan Hüseyni’yi Kudüs Müftüsü olarak atamışlardı. 1931’de Kudüs’te İngilizlerin güdümünde bir “İslam Kongresi” toplayan Hüseyni, yazışmalarda “Yüksek İslam Konseyi Başkanı” ve İngiliz yönetimin kendisine verdiği “Kutsal Toprakların Müftüsü” ünvanlarını kullanıyordu. Hüseyni 1931’de topladığı İngiliz güdümlü İslam Kongresi’ne o sırada Fransa’da sürgünde yaşayan son Halife Abdülmecid Efendi’yi de çağırmış, Atatürk Türkiye’si buna şiddetle karşı çıkarak Hüseyni’nin Hilafeti diriltmesine izin verilmeyeceğini açıklamıştı.
II. Dünya Savaşı patladığında Hüseyni, Yahudi karşıtı bir çizgi izleyen Almanya’yla bağlantı kurdu. Mayıs 1941’de Müslüman Arapları eski efendileri İngiltere’ye karşı Almanya’nın safında savaşa çağırarak Cihad ilan eden Hüseyni, dört gün sonra İngiliz ordusu Irak’ı işgal edince, önce İran ve Türkiye üzerinden İtalya’ya giderek, Hitler’in faşist yoldaşı Mussolini ile görüşmeler yaptı ve oradan Almanya’ya geçti.
HİTLER İLE GÖRÜŞMESİ
Hüseyni tarafından Yahudi düşmanlığıyla doldurulan Müslüman gençler, doğrudan Hüseyni’nin denetiminde yürütülen silahlı eğitimlerden geçerek Almanya safında cepheye sürülüyordu. Hitler ordusunda “Hancar” (Hançer) adıyla anılan Bosnalı Müslüman askerlerden oluşan birliklerin Hüseyni tarafından çizilen bir de bayrağı vardı. Bu bayrakta bir Gamalı Haç ve kılıç sallayan bir el yer alıyordu.
20 Kasım 1941 günü Nazi partisinden Ribbentrop ile görüşen Hüseyni, 28 Kasım 1941’de Hitler’le de görüştü ve yalnızca Balkanlardaki Müslümanları Alman askerine dönüştürmekle yetinmeyip, Ortadoğu’daki bütün Arapları da Almanya’nın safında savaşa sokabileceğini söyledi.
Bu görüşmede Hitler, Hüseyni’yi “Araplarla ilgili konularda karar verecek kişi ve Arapların önderi” olarak tanıdığını bildirmiş, gelgelelim Arap devletlerinin bağımsızlığı için kendisine herhangi bir söz vermemiş; “Alman ordusu güney Kafkasya’ya (yani Bakü petrollerine) ulaşana dek, Arapların bağımsızlığı sözünü açıkça söyleyemeyiz” demişti. Bunun anlamı açıktı: Hitler’in Rusya’ya karşı açtığı savaş, kendi topraklarında hiç petrol bulunmayan Almanya’nın Kafkas/Hazar petrollerine ulaşmasını amaçlıyordu.
Hüseyni, Alman general Himmer’le çektirdiği imzalı fotoğrafları Alman desteğinin kanıtı olarak Müslüman gençlere gösteriyordu. 1943 tarihli bu fotoğrafın altında şu yazı yazıyordu:
“Büyük Müftüye: Büyük Almanya’nın Nazi Hareketi bayrağının üzerinde en başından beri Dünya Yahudiliğine karşı savaşmayı yazmıştır.
Özgürlüksever Arapların özellikle Filistin’de Yahudilere karşı mücadelesine özel bir yakınlık duyarız. Büyük Nazi Almanyası ile Özgürlüksever Araplar arasında bu konuda dünya çapında bir doğal uzlaşı vardır. Sizi sonuna dek destekliyoruz. İmza: Reichsfuehrer S.S. Heinrich Himmler.”
Naziler 18 Aralık 1942’de Berlin’de bir “İslami Merkez Enstitüsü” kurmuş, başına Hüseyni’yi getirmişler; enstitünün açılışında Nazi Propaganda Bakanı Goebbels de hazır bulunmuş ve Hüseyni, yaptığı açış konuşmasında: “Yalnızca Nazi’lerle Araplar ortak düşmana sahip değil, aynı zamanda Nazizm ile İslam da, idealler, disiplin, toplum düzeni, itaat ve yönetim ruhunda ortak zemine sahiptir,” demişti.
Hüseyni, öyle ya da böyle, tıpkı Enver Paşa gibi Almanya’nın başarısına bel bağlamış ve yine tıpkı Enver Paşa gibi Almanya’nın güdümünde “Cihad” ilan ederek Müslümanları Almanya’nın safında savaşa çağırmıştı. II. Wilhelm’in gözünde Enver Paşa neyse, Hitler’in gözünde Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni oydu. Almanlar Müslümanları kendi ordularına asker yazmak için Hüseyni’ye büyük değer verdiklerini duvarlara büyük yaftalar basıp çoğaltarak gösteriyorlardı.
Hüseyni’nin Hancar (Hançer) ve Waffen olarak anılan Müslüman Nazi birliklerini denetlerken çekilmiş görüntüleri Alman propaganda bakanlığı tarafından yayımlanan dergilerde, gazetelerde yer alıyordu. Bu fotoğraflarda ilgimizi çeken en anlamlı yön, Hüseyni’nin denetlediği Müslüman Nazi birliklerinin önünden “Nazi Selamı” vererek geçmesiydi. “Selâm-ı Aleyküm” ya da “Aleyküm Selâm”ın yerini de Almanca “Heil (Yaşasın) Hitler” almıştı.
Hüseyni, Nazi ordusunda görev yapan Müslüman subayları topluyor, onları “İslam İlkeleriyle Nazi ilkelerinin birbirlerine çok benzediği, bir Müslüman’ın Hitler tarafından belirlenen Nazi ilkelerine uymakla Allah’ın buyruğunu da yerine getirmiş olacağı” yalanıyla aldatarak savaşa sürüyordu. Bosna’ya da giden Hüseyni, oradaki Müslüman Nazi (Hancar-Waffen) birliklerini yerinde denetlemiş ve Hitler’in ordusunda savaşmanın bir Müslüman için “Mukaddes Cihad” olduğunu söylevlerle beyinlerine kazımıştı.
HACI EMİN EL-HÜSEYNÎ Kimdir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
muzafferbadem@hotmail.com