İsrailoğulları'nın Filistin'e girişi Orta Bronz Çağı'nda gerçekleşti.
Orta Bronz Çağı (yaklaşık M.Ö. 2000 ila M.Ö. 1550) Eski Ahit ve Tanah'taki hikayelerin arka planını oluşturur.
Bu çağda yeni kap-kacak türleri, yeni silahlar üretildi.
Cenaze gömme adetlerinde değişiklikler meydana geldi.
Filistin'de bir kez daha tarıma dayalı şehir hayatı ön plana çıktı.
M.Ö. 20. yüzyıldan itibaren Filistin'de kurulmaya başlanan, Suriye ve Mezopotamya benzeri hanedanlıkların, yerleşik hayata alışan yerel halkların mı yoksa yeni göçmen akımlarının mı eseri olduğu net olarak bilinmemektedir.
Bu yeni medeniyet, Fenike-Kenan sahil şeridindeki kasabalarla çok sıkı ilişkiler içindeydi.
Antik Mısır dökümanları 12. Hanedan dönemindeki (M.Ö. 1938 - M.Ö. 1756) Filistin'e dair önemli bilgiler içerir.
Bu belgelerde Mısır'ın Filistin'e gösterdiği alaka ve bölgedeki etkisi görülmektedir.
Bu dönemdeki Filistin kültürü ile M.Ö. 14 ve 13. yüzyıllarda bölgeye göçen İsrailoğulları'nın karşılaştığı kültür aynıdır.
M.Ö. 19. yüzyıldan itibaren Filistin'de şehir hayatı oldukça gelişti.
Bazı kasabalar üzerinde yürünebilen taştan korkuluklu surlarla çevrildiler.
Bu durum bölgede yabancı unsurların, muhtemelen Asyatik Hyksos'ların etkisinin görülmeye başladığının ispatıdır.
Hyksoslar muhtemelen Amoritler ile aynı soydandılar ve M.Ö. 1630 civarında kuzey Mısır'da hüküm sürdüler.
Hyksoslar, Habiru (Mısırca: Apiru) denen Sami halktan unsurlar taşıyorlardı.
Habiru kelimesi "yabancı" anlamına geliyordu ve bu gruba göçebeler, kaçaklar, haydutlar ve alt tabakadan işçiler dahildi.
Oldukça tartışmalı olmakla birlikte Habiru kelimesi, İbrani (İngilizce: Hebrew) kelimesi ile etimolojik olarak akrabadır.
Hyksoslar, M.Ö. yaklaşık 1550 yıllarında Mısırlılar tarafından Filistin'e sürüldüler.
Megiddo, Jericho ve Kiriath-sepher şehirlerindeki yıkımdan kaçan Habirular da, Filistin'de askeri bir aristokrasi oluşturdular.
Kasabaların savunmalarını güçlendirmenin yanı sıra yerel dokuyu bozmadan Filistin'e zenginlik ve Mısır kültüründen unsurlar getirdiler.
Orta Bronz Çağı (yaklaşık M.Ö. 2000 ila M.Ö. 1550) Eski Ahit ve Tanah'taki hikayelerin arka planını oluşturur.
Bu çağda yeni kap-kacak türleri, yeni silahlar üretildi.
Cenaze gömme adetlerinde değişiklikler meydana geldi.
Filistin'de bir kez daha tarıma dayalı şehir hayatı ön plana çıktı.
M.Ö. 20. yüzyıldan itibaren Filistin'de kurulmaya başlanan, Suriye ve Mezopotamya benzeri hanedanlıkların, yerleşik hayata alışan yerel halkların mı yoksa yeni göçmen akımlarının mı eseri olduğu net olarak bilinmemektedir.
Bu yeni medeniyet, Fenike-Kenan sahil şeridindeki kasabalarla çok sıkı ilişkiler içindeydi.
Antik Mısır dökümanları 12. Hanedan dönemindeki (M.Ö. 1938 - M.Ö. 1756) Filistin'e dair önemli bilgiler içerir.
Bu belgelerde Mısır'ın Filistin'e gösterdiği alaka ve bölgedeki etkisi görülmektedir.
Bu dönemdeki Filistin kültürü ile M.Ö. 14 ve 13. yüzyıllarda bölgeye göçen İsrailoğulları'nın karşılaştığı kültür aynıdır.
M.Ö. 19. yüzyıldan itibaren Filistin'de şehir hayatı oldukça gelişti.
Bazı kasabalar üzerinde yürünebilen taştan korkuluklu surlarla çevrildiler.
Bu durum bölgede yabancı unsurların, muhtemelen Asyatik Hyksos'ların etkisinin görülmeye başladığının ispatıdır.
Hyksoslar muhtemelen Amoritler ile aynı soydandılar ve M.Ö. 1630 civarında kuzey Mısır'da hüküm sürdüler.
Hyksoslar, Habiru (Mısırca: Apiru) denen Sami halktan unsurlar taşıyorlardı.
Habiru kelimesi "yabancı" anlamına geliyordu ve bu gruba göçebeler, kaçaklar, haydutlar ve alt tabakadan işçiler dahildi.
Oldukça tartışmalı olmakla birlikte Habiru kelimesi, İbrani (İngilizce: Hebrew) kelimesi ile etimolojik olarak akrabadır.
Hyksoslar, M.Ö. yaklaşık 1550 yıllarında Mısırlılar tarafından Filistin'e sürüldüler.
Megiddo, Jericho ve Kiriath-sepher şehirlerindeki yıkımdan kaçan Habirular da, Filistin'de askeri bir aristokrasi oluşturdular.
Kasabaların savunmalarını güçlendirmenin yanı sıra yerel dokuyu bozmadan Filistin'e zenginlik ve Mısır kültüründen unsurlar getirdiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
muzafferbadem@hotmail.com