4 Mayıs 2011 Çarşamba

Brezilya Tarihi'ne Bakış


Rio de Janeiro'dan Bir Görünüm
Brezilya, 1500 yılında Portekizli denizci Pedro Álvares Cabral tarafından keşfedildi ve üçyüz yıldan daha uzun bir süre Portekiz sömürgesi olarak kaldı. Brezilya 1822 yılında Portekiz’e karşı bağımsızlığını ilan etti. Önce Imparatorluk daha sonra da 1889’da Cumhuriyet oldu. Sömürge döneminin başlangıcında Brezilya’nın ilk başkenti Salvador’du, ancak 1763’te Rio de Janeiro’ya taşındı. 1960’ta Brasília, Federal Hükümetin bulunacağı başkent olarak ilân edildi.

Brezilya’nın Portekiz tarafından sömürge haline getirilişi Avrupalı sakinlerinin kendi yaşam tarzlarını ortaya koydukları Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Afrika kolonizasyonlarindan esas itibariyle farklı bir şekilde olmuştur. Avrupalı yeni göçmenlerin, çoğunlukla da Portekiz asıllı olanların, Brezilya’nın bağımsızlığına kadar sürekli akışı olmakla birlikte Avrupalı, yerli ve Afrikalı unsurlar arasında başlangıçtan itibaren herbirinin gerçek Brezilya uygarlığını oluşturmak üzere önemli katkıları ile hızlı bir entegrasyonu mevcuttu.
Brezilya’daki göçmenlerin kazançlarının büyük bir bölümünün 17’nci yüzyıl boyunca Portekiz krallığınca ellerinden alınmasına kızmasıyla Brezilya milliyetçiliğinin ilk heyecanları duyulmaya başlandı. Daha 18’nci yüzyılın sonlarına gelinmeden, “Tiradentes” olarak tanınan Brezilyalı Joaquim José da Silva Xavier Fransız İhtilali ve Amerikan Bağımsızlık Savaşının ideallerinden esinlenen bir ihtilal girişimine (“Inconfidência Mineira” - Minas Komplosu) kalkışınca, sözkonusu duygular açıkça dile getirilmiş oldu. Sonunda Brezilya’nın bağımsızlığı elde edildi, ancak büyük ölçüde Portekiz Kraliyet Ailesinin 1808’de Brezilya’da zorunlu sürgüne mahkum edilmesi sonucunda... Napolyon’un Portekiz’i istilası sarayın Brezilya’ya taşınmasına neden oldu. Bundan sonrası, yani, siyasî bağımsızlık; özellikle ülke Genel Valiliğe yükseltildiği ve bir ölçüde otonomi verildiği için çabuk ve nisbeten basit bir adımdı.


7 Eylül 1822’de, ailesinin geri kalan kısmının yurduna dönmesi üzerine Genel Vali olarak Brezilya’da kalan Portekiz kralı Kral João VI’nın oğlu ve Portekiz tahtının varisi Prens Pedro, Lizbon’un, Brezilya’nın artan otonomisini azaltma girişimini, kolonyal toplum yönetim sektörünün de desteği ile reddetti. Brezilya’yı bağımsız imparatorluk olarak ilân etti.

Dom Pedro ilk imparator oldu, dokuz yıl imparatorluk yaptıktan sonra, 1831’de, ülkeyi hemen hemen 60 yıl yönetecek oğlu Dom Pedro II lehine tahttan feragat etti. Çok kültürlü, meraklı ve ilme düşkün olan Dom Pedro II, Avrupa, Amerika ve Ortadoğuya seyahatler yaptı, 1876’da Lübnan’ı ziyaret etti. Seyahatleri ve zamanın birçok mucidi ve devlet adamı ile temas etmesi Brezilya’nın en son teknolojik gelişmelerle tanışması sonucunu doğurdu. Brezilya Cumhuriyet olunca, 1889’da tahttan indirildi.

Brezilya onun imparatorluğu sırasında vilayetlere bölünmüştü. Brezilya’nın eyaletlere bölünmesi Cumhuriyetin ilânindan sonra oldu. Bugün 26 eyalet ve bir Federal Bölge mevcuttur.

Yeni Cumhuriyet 1930’a kadar tamamen yasalara uygun olarak birbiri ardına seçilen başkanlarla liberal çizgide gelişti.
Birinci Cumhuriyet olarak tanınan bu dönem zamanın hükümetinin zorla devrilmesiyle sona erdi. Getúlio Vargas yönetiminde başarıya ulaşan devrim hareketinin ana amacı milliyetçi duygular veya güçlü ulusal siyasi partilerin kurulması amacından daha çok; bazı eyaletlerin, ülkenin geri kalan kısmına hakim olmasına izin vermekti. Brezilya’yı 15 yıl yöneten Vargas 1934’te oy verme hakkını büyük ölçüde genişleten ve kadınlara oy hakkı veren yeni bir anayasa getirdi.

Brezilya müttefikler safında İkinci Dünya Savaşına katıldı ve Brezilya Keşif Güçleri İtalyan birlikleriyle savaştı, totaliterlerin yenilgisi Vargas’ın istifasıyla sonuçlandı ve bir yıl sonra 1946’da Eurico Gaspar Dutra Cumhurbaşkanı seçildi ve 1967’ye kadar yürürlükte kalan yeni bir anayasa kabul edildi. Vargas, 1950’deki seçimde ezici bir çoğunlukla tekrar göreve döndü ancak 1954’te intihar etti. Juscelino Kubitschek seçilene kadar ülke geçici hükümetlerle yönetildi. Modern Brezilya’nın kurucusu Kubitschek (1955-1960), anıtsal Brasília başarısı da dahil olmak üzere ülkede tüm cephelerde geniş bir kalkınma başlattı.

1960’ların başları, Brezilya’da siyasi çalkantı yıllarıdır. 1964’te kansız bir ihtilalden sonra General Humberto de Alencar Castello Branco Silahlı Kuvvetlerin desteği ile göreve geldi. Silahlı Kuvvetler 1980’lerin ortasına kadar, enerjide; özellikle alt yapıda önemli kalkınma yatırımları dönemi başlattı ve daha sonra demokrasiye yumuşak geçişi sağladı.
1985’te Başkan yardımcısı José Sarney, başkan seçilen Tancredo Neves’in göreve başlamadan hemen önce hastalanarak ölmesi üzerine, son yirmi yılın ilk sivil Cumhurbaşkanı oldu.

1988’de yeni bir anayasa hazırlandı ve Başkan Fernando Collor de Mello 1989’da ilk kez dolaysız genel oylama ile 5 yıllık dönem için başkan seçildi ve 1990’da göreve başladı. Ancak 1992 yılında Brezilya’da demokrasiyi güçlendiren dramatik kriz sırasında kendisine yapılan suçlamalar nedeniyle Kongrenin yaptığı oylama sonucunda, Başkan Yardımcısı Itamar Franco Başkan olarak görev yapmak üzere yemin etti. Ekim 1994’te, Brezilya parasını stabilize eden yenilenmiş yatırım ve gelişme için ana ilkeler koyan “Plano Real”in fikir babası, Senatör Fernando Henrique Cardoso dört yıllık bir dönem için Başkan seçildi ve 1 Ocak 1995 tarihinde göreve başladı. 1998’de yeniden seçildi. Son seçimlerde ülke çapında büyük bir başarı sağlayarak yönetime gelen Başkan Luís Inácio Lula da Silva, 1 Ocak 2003’te göreve başladı. Yeni hükümet, başta sosyal alanlar olmak üzere, ülke yönetiminin kurumsal yapısında değişiklikler yaparak, Brezilya’nın modernleştirilmesi için köklü reformlar başlattı.
Luís Inácio Lula da Silva, 27 Ekim 2002’de yapılan seçimler sonucunda, Ocak 2003’te göreve başlamak üzere, %61 gibi açık bir farkla (52 milyondan fazla oy), anayasaya göre yeniden seçilebilme olasılığı olan ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildi.

Başkanın yetkileri oldukça kapsamlı ve Birleşik Devletler Başkanının yetkilerine benzer. Kendisi Federal Hükümetin Yürütme Kurulunun başıdır. Her ikisi de halk tarafından dolaysız olarak seçilmiş Yasama Kurulu Kongre, Millet Meclisi ve Federal Senatodan oluşurken; Federal Yasama Kurulu ve Yüksek Mahkeme de yeralmaktadır. Federal Cumhuriyet Brezilya, herbiri idarî, hukukî ve yasama erkine sahip eyaletlere; ve her eyalet ayrıca bunları yönetmek üzere bu üç erke sahip yerel yönetimlere bölünmüştür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

muzafferbadem@hotmail.com