21 Şubat 2011 Pazartesi

İran'da Dil ve Edebiyat

İran Anayasası’nın 15.maddesi şöyle der: "İran’ın resmî dili… Farsçadır… ve Farsçaya ek olarak yerel ve aşiret dillerinin basında ve kitle iletişim araçlarında ve okullarda çocukların edebiyatlarını öğrenmeleri için okullarda öğretilmesine izin verilmiştir."
Farsça İran’da lingua franca görevi görmektedir ve yayınların ve basılan eserlerin çoğu bu dildedir. Farsça’dan hariç olarak İran’da kullanılan görece yaygın olan diğer Azerbaycan Türkçesi, Kürtçe ve hatta izafi olarak çok yaygın olmayan Arapça ve Ermenice dillerinde de yapılan birçok yayın ve basılan eser vardır.

İran ülkesini 1500 yıl boyunca Türk hanedanlar, aşiretler, ordular yönetmiştir. Türk lehçeleri İranda çok yaygındır. Yirminci asrın başlarında İran'ın ekseriyetinin ana dili Türkçe idi. 100 yıllık asimilasyon politikaları sonucu bugün bile nüfusun %40-45'ı Türk'dür.
İran'da Türklerin yoğun olduğu yöreler : Maku, Julfa, Khoy, Salmas, Urmiye, Tufargan, Tabriz, Sarab, Mughan, Ahar, Gharadagh, Namin, Garmi, Astara, Meshgin, Kivi, Khalkhal, Ardabil, Marand, Shabistar, Maragha, Malakan, Miyandoab, Binab, naghade , Miyane, Bijar, Tekab, Soyughbulagh, Shahindej, Mahanshan, Zarrinabad, Zanjan, Anzali, Tarum, Takistan, Abhar, Khudabande, Geydar, Hurramdara, Ghorve, Songhur, Razan, Kabudarahang, Bahar, Asadabad, Hamadan, Tafresh, Kharaghan, Mazdaghan, Khalajistan, Bayadistan, Save, Razghan, Abyek, Alvand, Avej, Ghazvin, Buinzehra, Shahriyar, Eslamshahr, Karaj, Akbarabad, Robat Karim, İshtihard, Savujbulakh, Nazarabad, Gharchak, Ghods, Melard, Rey, Pakdesht, Damavand, Firuzkuh, Tehran, Ghom, Fereydan, Abiverd, Firuzabad, Guchan, Bojnurd, Esferain, Kalat, Shirvan

Birçok İrani dil İran kökenlidir, Farsça bunların arasında en yoğun kullanılanıdır. Farsça Aryan veya Hint-Avrupa dillerinin Hint-İran dilleri dalına ait bir dildir. Eski Farsça’ya ait en eski kayıtlar Ahameniş İmparatorluğuna kadar gitmektedir ve Eski Farsça örnekleri günümüzde İran, Irak, Türkiye ve Mısır’da bulunmaktadır. Sekizinci yüzyılın sonlarında Farsça çok fazla Arapçalaştırılmıştı ve Arapça’ya benzetilerek yazılıyordu. Bu Farsça’nın yeniden canlandırılmasını savunan bir harekete neden oldu. Bu uyanışın en önemli sonuçlarından birisi Firdevsi’nin yazdığı Şehname oldu (Farsça: “Kralların Hikayesi”), İran’ın milli destanı; tamamen özgün Farsça ile yazıldığı söylenmektedir.



(Farsça)
« بسی رنج بردم در این سال سی
عجم زنده کردم بدین پارسی »
(Türkçe)
« Otuz yıl çok acı ve zorluk çektim
Farsça ile Aceme hayat ve can verdim »
(Firdevsi)
Farsça Arapça’nın yanı sıra özellikle Anadolu, Orta Asya ve Hindistan’da edebiyat ve bilim dili olarak kullanılmıştır. Şiir İran kültürünün çok önemli bir öğesidir. Şiir İran’da kültürden, bilim ve metafiziğine kadar birçok önemli eserde kullanılmıştır. Mesela İbni Sina’nın tıp makalelerinin yaklaşık yarısının nazım yazıldığı bilinmektedir.
İran birçok ünlü şair yetiştirmesine rağmen ne yazık ki Ömer Hayyam gibi ancak birkaç isim batılı okurlar tarafından bilinmektedir oysa Hafız Sadi ve Firdevsî; gibi isimler çoğu İranlı için çok değerlidir. 1634’ten beri ünlü şairlerin kitapları batı dillerine çevrilmektedir. Fars şiirinin gücünü gösteren, BM’in Uluslar Salonu’nun girişinde yer alan bir şiir örneği aşağıda yer almaktadır:
(Farsça)
« بنى آدم اعضاء يک پیکرند
که در آفرينش ز يک گوهرند
چو عضوى بدرد آورد روزگارد
دگر عضوها را نماند قرار »
(Türkçe)
« İnsanın soyu biridir
Yaratılırken atılan ortak temeldir
Birimizin acıyı hissetmesi yeterlidir
O acı hepimizindir »
(Sadi (1184-1283))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

muzafferbadem@hotmail.com