9 Şubat 2011 Çarşamba

Tunus Tarihi Hakkında Geniş Bilgi

 

 Tunus, gerek Akdeniz ve Kuzey Afrika hâkimiyeti ve gerekse Avrupa'nın Afrika ile olan münâsebetleri bakımından büyük bir stratejik öneme sâhiptir. Tunus'un coğrafi konumu göçebe Berberilerden sonra, daha çok deniz yoluyla gelen çeşitli etnik toplulukların ülkeye yerleşmesinde en büyük faktör olmuştur.

M.Ö. 1000 yılından îtibâren Fenikeliler, Tunus'ta ticâret merkezleri kurmaya başladılar. M.Ö. 5. yüzyıl sonlarında Fenikeliler Tunus'a gelip yerleştiler ve burada Kartaca Cumhûriyetini kurdular. Tunus, daha sonra batıdan gelen Vandalların, 6. yüzyılda da Bizanslıların hâkimiyeti altına geçti.

Müslümanların Tunus'a (Afrikiyye) gelişi (647-1228): MüslümanArapların 647 yılında başlayan yayılmaları Ukbe bin Nâfi'nin 670'te Kayruvan (Kariouane) şehrini kurmasıyla neticelendi. Tunus (Afrikiyye), hazret-i Muâviye zamânında 667 (H.45) yılında alındı. Bizanslılar bâzı önemli şehirleri ellerinde tuttular. Berberî ayaklanmaları neticesinde Müslümanlar geçici olarak Afrikiyye'den uzaklaştılarsa da, Hasan bin en-Nûman zamanında Berberîler, Afrikiyye'yi Müslüman Araplara bıraktılar (698). Bundan sonra Kayruvan Müslüman Afrikiyye'nin başşehri olarak kaldı. Bütün Afrikiyye Müslüman oldu ve İslâmiyyet her tarafa buradan yayılmaya başladı. İkinci Abbasî halîfesi Câfer Mensur zamânında,Abbâsî hâkimiyeti yaygınlaştı.
Emevî ve Abbâsî halîfelerine bağımlı olan Afrikiyye'yi önce Ağlebîler, sonra Kayruvan'da bir Şiî halîfeliği kuran (910) Fâtımîler yönetti. Kayruvan ve Mahdiya şehirleri Fâtımîlerin merkezi oldu. Fâtımîler 972'de başşehri Kahire'ye taşıdıkları zaman Afrikiyye Berberî sülâlesi Zirîlerin iktidarı altına girdi. Zirîler zamânında Tunus, Sicilya'daki Normanların istilâsına uğradı. Zirîlerin son hükümdarı Hasan bin Ali, Fas'taki Muvahhidîn Devletinden yardım istedi. Muvahhidîn Devletinin kurucusu Abdülmümin, Normanları Tunus'tan kovarak (1159-1160), Afrikiyye'yi Tunus'ta oturan bir vâli tarafından yönetilen bir eyâlet hâline getirdi. Bundan sonra Afrikiyye, Tunus adını aldı.

On altıncı yüzyılda İspanya ve Osmanlı Devletinin, Akdeniz hâkimiyeti için yaptıkları savaşlar sonunda Hafrîler yıkıldı. 1534 yılında Barbaros Hayreddîn Paşa, Tunus'u ele geçirdi. AncakHafsî Hânedânından Hasan, İspanya Kralı Beşinci Şarlken'den yardım istedi ve Beşinci Şarlken başşehir Tunus'u işgâl etti ve Barbaros Hayreddîn PaşaCezayir'e çekilmek zorunda kaldı. İspanya Kralı Hafsî Hânedânından Hasan'ı tekrar, kendisine vergi vermek şartıyla Tunus'un başına getirdi. Başşehir Tunus 1574 yılına kadar tekrar Hafsî Hânedânlığının elinde kaldı. Bu arada Barbaros Hayreddîn Paşa ve Turgut Reis 1556'da Gafsa'yı, 1558'de Kayrevan'ı ele geçirdiler. Tunus'un doğu ve güney sâhilleri Türklerin eline geçti. CerbeAdası deniz üssü olarak kullanıldı. Barbaros Hayreddîn Paşa, İspanya'daki Endülüslü Müslümanlardan 100.000 kadarını kurtararak Kuzey Arfika'ya getirdi. Nihâyet 1574'te Uluç Ali Reis ile Sinan Paşa, Tunus şehrini (Halkul-Vad Kalesini), ele geçirmek sûretiyle bütün Tunus, Osmanlı İmparatorluğunun bir eyâleti hâline geldi.
Osmanlı Devleti zamânında Tunus, önceleri Yeniçerilerin desteklediği bir Dayı vâsıtasıyla, daha sonra da bir Bey vâsıtasıyla yönetilmeye başlandı.

İlk beylik sülâlesi Birinci Murâd Bey tarafından kurulan Muradî sülâlesidir (1612-1631). 1710'dan sonra Beyler, irsî yoldan tahta çıktılar. Bu arada Fransa, İngiltere, İspanya ve İtalya Tunus'ta ekonomik faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Fransa 1830'da Cezayir'i işgâl ettikten sonra, Tunus ile daha fazla ilgilenmeye başladı.
Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu kendi başındaki birçok meseleler yüzünden Tunus'a daha fazla yardım edemedi. 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşı da bunu önledi.

Tunus'ta Fransa, İngiltere ve İtalya'nın gözü ve çıkarları vardı. 1878'de Kıbrıs'ı elde eden İngiltere, Fransa'nın Tunus'taki özel imtiyazlarını tanıdı. Fransa, bâzı Tunuslu aşiretlerin (Krumirlerin) Cezayir topraklarına yaptıkları akınları ve bâzı toprak taleplerini bahâne ederek 1881 yılında Tunus'a asker çıkardı. 12 Mayıs 1881'de yapılan Bardo Antlaşmasıyla; Tunus Beyi, dış hükümranlığı, siyâsî ve ordu işlerini bir Fransız Genel Vâlisine bırakıyordu. Tunus'un Muher ve güney kesiminde başlayan ayaklanmalar güçlükle bastırıldı. Vâli Paul Cambon, yeni bey Ali bin Hüseyin'e (1882-1902) Marsa Sözleşmesini kabul ettirince (1883), Fransız himâyesi resmen kurulmuş oldu.
Bütün bu olanları Osmanlı İmparatorluğu protesto ederek kabul etmediğini bildirdi. Resmî pâdişâh fermanlarında Tunus Osmanlı eyâleti olarak zikredilmeye devam etti. Fransız himâye rejimi Tunus'un bağımsızlığını kazanmasına kadar devam etti (1956). Tunus'taki Fransız idâresi 78 yıl sürdü.

1930'larda Habib Burgiba önderliğinde Tunuslular bağımsızlık mücâdelesine başladılar. İkinci Dünyâ Harbi esnâsında Tunus bir savaş alanı oldu. Harpten sonra Burgiba yeni Destur Partisini kurarak bağımsızlık mücâdelesine devam etti. Nihâyet 1956 yılında Tunus bağımsızlığını kazandı. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Tunus Cumhûriyetini îlân eden Burgiba, ilk Tunus Cumhurbaşkanı oldu. Birçok reformlar yaparak lâik eğilimli bir rejim kurdu.
Burgiba, 1965'te İsrail'e karşı yumuşak ve ılımlı davranılması gerektiğini savundu. Fakat bu düşünceleri şiddetle tenkit edildi. 1979'da Mısır'ın Arap Birliğinden çıkarılmasından sonra, Tunus eski bakanlarından Chadli Kılibi'nin de genel sekreter olmasıyla, Tunus, Arap Birliğinin karargâhı oldu.

Ocak 1980'de Libya'da eğitim görmüş komandoların Gafsa şehrini ele geçirmeleri, Tunus'un Fransa ve ABD'den destek istemesine sebep oldu. Olayların yatışmasından sonra başbakanlığa getirilen eski Millî Eğitim Bakanı Muhammed Mzali, siyâsî hayâtı kısmen olsun liberalleştirdi. Siyâsî mahkumların çoğu serbest bırakıldı ve siyâsî partiler kânûnî olarak tanınmaya başlandı.

Bağımsızlıktan beri tek başına iktidarda olan Sosyalist Destur Partisinden başka, Komünist Partisi dâhil üç siyasî partiye daha izin verildi.

Ölünceye kadar Devlet Başkanı seçilen Burgiba, 1987 senesinde sağlık durumu gerekçe gösterilerek devlet başkanlığı görevinden alınarak yerine General Zeynelâbidin bin Ali geçti. Bu yönetim değişikliği ülkede belirli bir liberalleşme ve ekonomide köklü yeniliklerin yapılmasına sebep oldu. General Zeynelâbidin radikal Müslümanlara karşı büyük tedbirler aldı. Bunların desteklediği Nakda Partisinin birçok üyesini hapsettirdi. Bu tutumunu hâlâ sürdürmektedir (1994). 21 Mart 1994'te yapılan parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerinde Zeynelâbidin bin Ali ve partisi oyların % 99'unu alarak devlet başkanlığına yeniden seçildi.

1982 yılında Lübnan'dan çıkarılan Filistin Kurtuluş Teşkilâtı mensupları ve Lideri YaserArafat Karargâhını Tunus'a taşıdı. Böylece Tunus, Filistin Kurtuluş Teşkilâtının Karargâhı oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

muzafferbadem@hotmail.com